Bu makale ‘Doların Yükselişi
ve Ekonomiye Etkilerinden’ bahsedilmek
üzere hazırlandı. Eğer az çok ekonomiyi takip ediyorsanız doların çok hızlı bir
şekilde yükseldiğini görmüşsünüzdür. Belki de birikiminiz ile dolara yatırım
bile yapmış olabilirsiniz.
Peki
ama Dolar neden bu kadar yükseldi ? ekonomi bundan nasıl etkilendi ? Yoksa
siyasilerin söylediği gibi doların yükselmesi vatandaşları ilgilendiren bir
konu değil mi ?
Doların Çöküşü
Öncelikle zamanda bir yolculuk yapalım ve 2008 yılına
gidelim dünyanın en büyük bankalarından biri olan Lehman Brothers’ in 613
milyar Dolar borcu sebebiyle iflasıyla ABD tarihinin en büyük iflasını yaşadı.
Bu iflasa sebep olan ABD’ de meydana gelen mortgage kredilerinin geri
ödenememesiydi bununla birlikte Tüm Avrupa ve ABD’ de ekonomik göstergeler
negatife dönerken tüm dünya ekonomisi neredeyse resesyona girdi.
Resesyon:
Herhangi bir ekonomide iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya
büyümenin negatif olması demektir.
Dolayısı ile ülke ekonomileri
küçüldü, sermaye girişleri durdu, işsizlik arttı ve ülke para birimleri değer
kaybetmeye başladı. Ve bu dönem Gelişmekte olan para piyasaları için büyük bir
fırsattı çünkü tüm sermaye bu ülkelere akmaya başladı. Ardından gelen
Yunanistan’ın iflası İtalya ve İspanya’nın iflasın eşiğinde olması gibi
durumlardan ötürü 2008 yılında serbest piyasada Dolar kuru 1.1860 Euro ise
1.7280 fiyatlarını görerek dip yaptı, bu düşüşün sebepleri elbette ki
Türkiye’nin ekonomide yapmış olduğu inanılmaz reformlar değil krize giren ABD
ve Avrupa’daki sermayenin Gelişmekte olan para piyasalarına akmasıydı bununla
birlikte kurlar düşmüş enflasyonda kademeli olarak 2008’den 2011 yılına kadar
düşüşler yaşamıştır. Altın’ın 10 yıllık ons fiyatını incelediğimizde ise 2006
yılından itibaren başlayan yükselme trendi hız kazanmış ve bu yükseliş trendi
2011 yılına kadar sürerek fiyatlar 1800 doların üzerine çıkmıştır. Altın
fiyatlarına baktığımızda da 2006 yılında başlayan yükseliş trendi aslında
2008’de çıkacak büyük krizin habercisi niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü
altın ve gümüş gibi değerli metaller güvenli liman vazifesi görür ve ekonominin
durgunluğa girdiği dönemlerde sermaye bu metallere akar. 10 yıllık ons
fiyatlarını incelediğinizde daha net görebileceksiniz. Huzur ve sükunetin
olmadığı ortamlarda sermaye durmaz kaçar bununla birlikte Tüm Avrupa ve ABD’den
çıkan sermayenin bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti’ne girdi bunun sebebi elbette
ki Türkiye’de mevduata verilen yüksek faizdi Türkiye’de sıcak paraya bağlı bir
ekonomi olduğu için 2008-2011 yılları arası yanıltıcı bir refah dönemi yaşandı.
Kurların düşüşü, enflasyonun düşüşü tüm dünya resesyona girerken Türkiye’nin
beklenende daha iyi bir büyüme verisi kaydetmesi cari açığın düşüş göstermesi
gibi olumlu ekonomik veriler hep bu yanıltıcı refah döneminde yaşandı. Tüm
Dünya’nın resesyona girmesi ve birçok ekonominin mevduat faizlerinde 0 veya –
faiz vermesi bu ekonomilerden çıkışa ve sermayenin gelişmekte olan para
piyasalarına akmasına sebep oldu. Ve Türkiye ayağına gelen bu fırsatı iyi
kullanamadı
ABD Merkez Bankası FED çok akıllı
bir strateji izleyerek ülke ekonomisini toparladı ve bence bunu çok kısa sürede
başardı. Negatif faiz politikası izleyerek paranın ekonomide farklı iş
kollarına akmasını sağladı yeni açılan iş kolları yeni istihdam alanları oluşturdu
ve kademeli olarak işsizliği düşürdüler. Varlık alım programları
başlatarak ekonomiyi desteklediler tabi
bu sürede Tüketici güveni başta olmak üzere birçok öncü ekonomik gösterge
pozitif olarak gelişim göstermeye başladı ve ABD ekonomisi uzun bir aradan
sonra büyümeye başladı.
Bununla birlikte Türkiye’de neler olmaya başladı ona
bakalım;
Saadet dönemi ülke ekonomisi kalıcı ve köklü reformlar
yapamadığı için kalıcı olamayacak ve ABD ekonomisi toparlandıkça, Dolar güçlendikçe Türkiye Ekonomisi’nde işler
terse dönmeye başlayacaktı. Başta Dolar Kuru toparlanmaya başlayacak, büyüme
beklenenin altında gerçekleşmeye başlayacak, enflasyon belirlenen hedefe bir
türlü indirilemeyecek ve TCMB Başkanı bu durumu açıklayan bir mektup kaleme
almak zorunda dahi kalacaktı. Bu Doların Kürsel olarak güçlenmesinin bir
sonucuydu elbet birde buna TL’ deki değer kaybı eklenecek ve Dolar kuru
Cumhuriyet Tarihinin en yüksek seviyelerini test edecekti. Peki TL neden değer kaybedecekti, Makalenin
başında da belirttiğimiz gibi sermaye huzur ve sükuneti sever huzur ve
sükunetin olmadığı yerde barınamaz kaçar. Başta Suriye de meydana gelen iç
savaş bölgede IŞİD adında bir terör örgütünün türemesi ve Türkiye’nin bu örgüte
destek verdiği haberlerinin uluslararası arenada sıkça gündeme getirilmesi,
gezi parkı olayları, 17-25 Aralık tapeleri,
paralel devlet söylemleri ve darbe girişimleri, Ekonomik ambargo
uygulanan İran ile Türkiye’nin illegal yollardan ticaret yaptığı ve bunu Reza
Zarrab’ın aracılığı ile yapmasının
tapelerde ve sorgularda ortaya çıkması, ülkedeki siyası gerilimin artması ve
başkanlık sistemi tartışmaları son olarak
Cumhurbaşkanının TCMB üzerinde faizlerin indirilmesi hususunda baskı
kurması Dolar kurunu 2,64 seviyelerine getirdi.
Doların Yükselişinin Ekonomiye Etkileri
Peki Dolar kuru tarihin en yüksek seviyelerini görürken
Türkiye Ekonomisi bundan nasıl etkilendi. Yoksa siyasilerin söylediği gibi
Burası Türkiye Bizim para birimimiz Türk Lirası Dolar ile işimiz yok vatandaşı
da etkilemez söylemi doğru muydu ? elbette doğru değil bunu bir örnekle
açıklamak gerekirse: Rusya’ dan doğalgaz
alımında %10 indirim aldığımızı müjdeleyen Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı
ancak bu indirimin hane halkına maliyetlerden ötürü yansıyamayacağını
söyleyerek gerekçe olarak kurdaki artışı gösterdi. Peki petrol fiyatı 90
dolarlardan 50 dolarların altına geldiğinde bu pompaya ne kadar yansıdı ya da
toplu taşımaya ya beklenenden az ya da hiç bunun sebebi petrol ve
doğalgazı ve daha buna benzer birçok şeyi
yurtdışından Dolar ile ithal ediyor olmamız. Kur yükseldikçe ülke maliyetleri
daha çok artarak cari açık yükseliyor ve hane halkı yukarıdaki örnekte de
bahsettiğimiz gibi olumsuz etkileniyor dolayısı ile Dolar Kuru Türkiye
Cumhuriyeti’ni çok yakından ilgilendiriyor. Kurdaki bir birimlik artış hem ülke
borçları hem de dolar borcu bulunan şirketlerin maliyetlerini arttırmaya devam
ediyor. Eğer kurdaki yükseliş devam ederse 2008 yılında ABD ‘nin başına gelen
Türkiye’nin başına gelebilir tabi Türkiye’nin ABD gibi kısa sürede düzlüğe
çıkması hiç kolay olmayacaktır.